Olympus ile Etiyopya
Özellikle insan ve portre fotoğrafları üzerine çalışan fotoğraf gönüllülerinin seyahat programlarında Hindistan ilk sırada yer alıyorsa Etiyopya – Omo Vadisi de ilk üç içerisinde yer alan bir rotadır. Mago Milli Parkı sınırlarında yaşayan pek çok kabile, farklı yaşam biçimleri, zamana meydan okuyan köyleri ve ilginç portreleriyle yoğun fotoğraf çalışılacak imkanlar sunar.
Hazırlık
Her fotoğraf yolculuğunda olduğu gibi Etiyopya – Omo Vadisi seyahati için de ilk yapılacak şey sıkı bir araştırma evresidir. İnternet sayesinde artık dünyanın her noktası hakkında bilgilere ve fotoğraflara ulaşmak mümkündür. Böyle bir araştırma yaptığınızda göreceksiniz ki ağırlıklı olarak çalışabileceğiniz konular tele objektiflerle çekilebilecektir. Bu nedenle Etiyopya yolculuğu öncesinde fotoğraf çantama ilk olarak bu objektiflerimi yerleştiriyorum. Olympus’un özellikle portre çekimleri için ürettiği 45 mm f/1.8 ve 75 mm f/1.8 objektiflerle birlikte 40-150 mm f/2.8 Pro objektifi de yanıma alıyorum. Bu objektifler hem keskinlik hem de etkili bokeh etkisi sayesinde insan ve portre fotoğraflarında çok yardımcı oluyor. Ayrıca açık diyafram değerleri sayesinde az ışıklı ortamlarda da rahatça kullanılabiliyor. Elbette her yolculukta olduğu gibi 12- 40 mm ya da 12 – 100 mm objektiflerden birini de genel kullanım amaçlı olarak yanıma alıyorum.
Tüm yolculuklarda fotoğraf çantamda mutlaka bir yedek makine gövdesi de bulunduruyorum. Herhangi bir aksilik durumunda çekimlere devam edebilmem ancak bu şekilde mümkün olabiliyor. Yedek piller ve bol miktarda hafıza kartı da çantamın olmazsa olmazları…
Etiyopya – Omo Vadisi’nde ağırlıklı olarak günışığında çekimler yapacak olmamıza rağmen, güneşin sabahın ilk saatlerinde hızla yükseldiğini ve saat 10.00 olmadan oldukça sert ışık koşullarında çalışacağımızı düşünerek çantama yansıtıcı ve dolgu flaşı olarak kullanacağım harici flaşımı da yerleştiriyorum. Yansıtıcı olarak Lastolite’ın gümüş, altın ve her iki rengin karışık olarak kullanıldığı 3 kılıfını da alıyorum.
İnsan ve Portre Fotografları
Omo Vadisi’nde yaşayan Konso, Mursi, Dasanech, Hamer, Jinka, Dorze, Ari gibi kabilelerin her birinin farklı fiziksel özellikleri bulunuyor. Kabilelerde yaşayanlar için geçim kaynaklarından biri de ziyarete gelen turist ve fotografçılara poz vererek bahşiş almak… Bu nedenle de her kabilede farklı süslenme, giyinme biçimleri bulunuyor. Omo Vadisi’nde çekilecek fotoğraflarda bu özellikleri vurgulamak için yapılacak en doğru hareket ana konu olacak kişiyi çevreden ayıklayarak ön plana çıkarmak olacaktır. Kullanacağımız tele objektif ayıklama işleminin ilk adımını sağlayacaktır. Bununla birlikte kullanılacak açık diyafram değerleri de arka planın flulaşması, sınırlı alan derinliğiyle ilginin sadece portrede toplanması sağlanacaktır.
Her portre çekiminde yapacağınız gibi fotoğrafını çektiğiniz kişinin öne çıkaracağınız özelliğini de düşünerek tercihleri yapmanız gerekiyor. Yüzünde boyalarla farklı şekiller çizen birini çekerken ilgiyi yüze toplamaya çalışırken kıyafetleriyle dikkat çeken biri için de daha farklı bir kadraj ve teknik düşünmemiz gerekmektedir.
İç mekân ya da çevreyle anlatılacak portreler için de çevre ve arka plan kontrolünü yapmayı da ihmal etmemek gerekiyor.
Yolculuk
Etiyopya – Omo Vadisi’ne yapacağınız seyahatiniz Addis Ababa’dan başlayacaktır. Türk Hava Yolları’nın direkt uçuşu ile Addis Ababa’ya ulaştıktan sonra benim tavsiyem yaklaşık 6 saat sürecek bir karayolu yolculuğuyla Arba Minch’e gitmektir. Genelde günümüz yolcuları mesafeleri uçak gibi hızlı araçlarla geçmek gibi bir eğilimdedir. Ancak karayolundan yapacağınız yolculuk hem coğrafi hem sosyal değişimi daha iyi algılamayı sağlayacağı için gittiğiniz yöreye uyumunuzu kolaylaştıracaktır.
Arba Minch yolunda neredeyse Omo Vadisi içindeki tüm mesafeleri yürüyerek kat eden kabilelerle karşılaşacaksınız. Omo Vadisi’nin yol koşulları sebebiyle yolculuğunuzu arazi araçlarıyla yapacaksınız. Bu sayede dilediğiniz yerde durabilir ve fotoğraflarınızı da çekebilirsiniz.
Yol boyunca karşınıza çok az yerleşim yeri çıkacaktır. Yolda da karşılaşacağınız araçlar da turistlerin araçları olacaktır. Bu nedenle hemen her araç ilgi görmektedir. Göreceğiniz küçük köylerde de durarak çekimlerinize devam edebilirsiniz. Bu fotoğraflarda yine arka planın temiz olmasına, ilginin kişilere toplanmasına dikkat etmeniz önemlidir.
Bir öneri
Uçak ve araba yolculuğundan sonra Arba Minch’te bir gece dinlenmeniz gerekecektir. Bu sayede ertesi sabah Chamo Gölü’ne giderek timsah, hipotatam gibi hayvanları fotoğraflayabilir, kıyıda zebraların peşinde fotoğraf kovalayabilirsiniz.
Elbette doğal yaşam fotoğrafları için daha uzun odaklı objektiflerinizin olması gerekmektedir. Ancak sadece kısa bir süre için bu fotoğrafları çalışacağınızı düşünerek böyle bir hazırlık yapmamış olabilirsiniz. Bu gibi durumlarda ben Olympus makinelerde bulunan Digital Tele Converter (Dijital Tele Dönüştürücü) özelliğini kullanarak objektiflerin odak uzaklığını x2 olarak kullanmayı tercih ediyorum. Bu özelliği kullanarak rahatlıkla 50 x 75 cm ebatlarında baskı yapabilecek sonuçlar alabiliyorum.
Ari Kabilesi
Ari kabilesinin diğer kabilelerde olduğu gibi ziyaret edilen bir köyü yok. Daha çok Jinka yolu üzerinde dağınık olarak köyleri bulunuyor. Bu nedenle 360 km’lik yolculuğunuz boyunca zaman zaman Ari’lerle karşılaşabiliyorsunuz. Diğer kabilelerde olduğu gibi turistlerin hediyeleri ya da kabile pazarlarından aldıkları basit aksesuarlarla kendilerini süsleyen Arilerle yakın plan portreler çalışabiliyorsunuz.
Hemen hemen tüm kabilelerde omuzlarında tüfekle gezenlerle karşılaşacaksınız. Zaman zaman gazetelerde kabileler arasında çıkan çatışmaları da okuyor olabilirsiniz. Sıklıkla büyük olaylar olmasa da kabilelerde güvenlik için böyle bir duruma şahit olacaksınız. Elbette silah, çatışma, savaş hiçbir yerde hiçbir zaman onaylayabileceğimiz şeyler değil… Ancak fotografçı olarak da var olan durumun tespitini yapmak da bir sorumluluğumuz. Bu nedenle silahlı kişilerin de fotoğraflarını çekmek durumunda kalabiliyoruz.
Jinka Kabilesi
Yolculuğunuzun sonuna doğru Jinkalarla karşılamaya başlayacaksınız. Köyün gençleri yolda karşıladıkları araçları durdurup bahşişlerini alır, fotoğraflarını çektirirler… Atletik yapılarını vurgulamak için bu gençleri en temiz fon olan gökyüzüne düşürerek fotoğraflamak daha doğru bir tercih olacaktır.
Daha yakın plan çekimler için ise arka plandaki diğer kişileri ve ögeleri temizleyebilmek için sınırlı alan derinliği kullanmak daha doğru bir tercih olacaktır. Bu amaçla en açık diyaframı kullanmak ve tele objektifle kadrajı daraltmak fotografik olarak doğru bir yaklaşımdır.
Hazırlık aşamasında belirttiğim gibi ışığın sert olması sebebiyle yakın plan çekimlerde yansıtıcı kullanmak ışığı kontrol etmek için en doğru seçenektir. Yansıtıcı kullanırken dikkat edilecek birkaç nokta vardır. Bunlardan birincisi bir arkadaşınızın size yardımcı olmasıdır, çünkü çekim yaptığınız noktadan farklı bir yerden yansıtıcıyı kullanmanız gerekebilmektedir. Aynı zamanda yansıtıcılar ışığı güçlü bir şekilde yüze göndereceği için gözlerde yaşarmaya sebep olabilecektir. Bu nedenle yansıtıcıyı sadece çekim anında kaldırıp ışığı yansıtmak ve hemen indirmek gerekir.
Mursi Kabilesi
Tüm kabilelerde olduğu gibi Mursileri de ziyarete gitmeden önce bir yerel rehber alıyorsunuz. Hatta Milli Park girişinde bir de silahlı koruma da veriyorlar. Mursilerde 7’den 70’e tüm kabiledekilerin ellerinde kalaşnikof tüfekler bulunuyor. Kadınların kesik dudakları ve oluşan boşluğa taktıkları tabak benzeri plakalar da en belirgin özellikleri…
Bunun dışında vücutlarına jilet ile kesik atarak açılan yaraya kül basıp kapatıyor ve farklı desenler oluşturuyorlar. Bir yandan bu ilginç geleneklere şaşıyor, bir yandan anlamaya çalışıyor, bir yandan da bu yapılanların nasıl bir eziyet olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz…
Hamer Kabilesi
Mago Milli Parkı’nın doğusunda yaşayan Hamerler, özellikle kadınlarının bakır renkli saçları ve süslü saç modelleri ile biliniyor. Kadınlar toz halindeki kırmızı kil (rehberimiz bize yeri gösterip toprak dedi), su ve tereyağını karıştırıp, saç tutamlarını bu karışım ile ovuyorlar. Birbirinden ayrık duran tutamlar katı haline getiriyorlar, ve kalıp gibi saçların uçlarına renk renk boncuklar ve süslemeler takıyorlar. Katılaşan saçları tereyağ sürerek birkaç ay aynen koruyorlar.
Hamer erkekleri de saçlarına aynı uygulamayı yaparak saçlarını topuz yapıyorlar. Bir düşman ya da bir av hayvanı öldürme kahramanlığı gösterenler, gücün ve gururun simgesi olarak saçlarına tüyler takabiliyorlar. Saçların bozulmaması için erkekler boyunlarının altına koydukları küçük kafalıklar ile uyuyorlar…
Hamerlerin sadece saçları değil, vücutları da çok süslü. Kadın erkek, hepisinin kolları, bilekleri, boyunları, ayak bilekleri; deniz kabuklarından ya da rengarenk boncuklardan yapılma kolye veya halhallar, demir bilezikler ve kolluklar gibi aksesuarlar ile dolu. Ziyaret ettiğimiz köylerde sürekli bir şıngırtı eşliğinde yürüyen kadınlar, akşam üzeri gittiğimiz Bull Jumping (Boğadan Atlama) Töreni’nde yaptıkları danslarda dayanılmaz bir gürültü de yaratıyorlar…
Sabah hayvanlarını otlatmaya götürmeden ziyaret ettiğimiz Hamer köyünde hayat daha yeni başlıyordu. Bu nedenle insanlar genelde sakin ve rahatlardı. Gerçi her kabilede ve köyde olduğu üzere biz yabancıların gelişiyle bir şenlik başlıyor, ama yine de öğleden sonra katılacağımı töreni düşünürsek çok rahat dolaşıp fotograf çektiğimizi söyleyebilirim. Çocuklarını emziren, kardeşini kucaklayan, arkadaşını yanına alan hemen turistlerin peşinde fotograf çektirip 3 – 5 Bırr alma derdinde… Ama Etiyopya’da genelde Batılı turist demek böyle bir kazanç kapısı demek olduğundan bir süre sonra bu boğuşmaya alışıyorsunuz…
Boğadan Atlama Töreni
Bu tören evlilik öncesi bir nevi erkekliğe geçiş töreni… Akşam üzeri başlayan törende gölge bir yerde yemekler yeniyor içkiler içiliyor, diğer yanda açık alanda ise kadınlar büyük şıngırtılar arasında gürültülü bir dans ve şarkı söyleme halindeler… Bir başka bahçenin içinde damat hazırlanıyor. Hazırlıktan kasıt da şu; damat çırılçıplak soyunuyor, dualarla kutsanıyor ve tören için hazırlanıyor. Bu sırada bir inek – boğa sürüsü de bir başka açık alana getiriliyor.
Bu aşamada oldukça ilginç, bir o kadar da bize vahşi gelen bir durum yaşanıyor: kırbaçlanan kadınlar…Damadın tarafından kadınlar öttürdükleri borular (ki hayvan boynuzundan yapılıyor bu borular) ile kız tarafı erkeklerine dans ederek yaklaşıyorlar… Bu erkekler de ağaç dallarından yapılmış bir nevi kırbaç ile kızların sırtına tüm güçleriyle vuruyorlar… Bu ritüel kabilenin ailevi bağlarını iyice güçlendirmek anlamını taşıyormuş. Yaşadıkları acıya ve ömür boyu sırtlarında taşıyacakları izlere rağmen genç kızlar bu törene hevesle ve gülümseyerek katılıyorlar… Bu törende kendisini bir anlamda feda eden kızlar artık damat tarafından koruma altına alınıyor ve düşecekleri bir zor durumda ona güvenebiliyorlar…
Törenin son aşaması; Boğadan Atlayış… Damat çevredekilerin alandaki hayvanlar arasından seçerek sıraya soktuğu 6 boğanın üzerinden üç kez ileri üç kez de geri koşarak atlıyor. Kendisinden beklenen toplam 6 atlayışı başarı ile gerçekleştirmesi… Böylece “yetişkin bir erkek” olacak ve artık evlenebilecek… Genelde bu törenden birkaç hafta sonra da evlilik gerçekleşiyor…
Dasanech Kabilesi ve Yerel Pazarlar
Omo Nehri kıyısında yaşayan Dasanech kabilesi de bir başka ilginç durağınız olacaktır. Bu kabileye ulaşmak için önce ağaç gövdelerinden oyularak yapılmış kayıklarla nehrin karşı kıyısına geçmeniz gerekecek. Nehir yatağının çamurlu olmasından kaynaklı olarak oldukça kirli gibi görünen nehirde yapacağınız bu kısa yolculuk sırasında da fotoğraf çekimlerinize devam edeceksiniz.
Dasanech köyüne ulaştığınızda güneş yükselmiş olacak, bu nedenle sert bir ışıkta çalışmanız gerekebilir. Bu nedenle yakın plan çekimlerle birlikte genel görüntüler peşinde koşmanız daha doğru bir tercih olacaktır.
Birçok kabileyi bir arada görmenizi sağlayacak önemli yerler de haftanın farklı günlerinde farklı yerlerde kurulan yerel pazarlardır. Dimeka’da, Dorze’de vadinin farklı yerlerinden gelen kabilelerin ürünlerini sattığı pazar yerlerinde hem kalabalık grupları hem de grup içerisindeki portreleri çekebilirsiniz.
Dorze Kabilesi
Omo Vadisi’nde ziyaret edebileceğiniz son bir kabile de Dorze’ler olabilir. Rift Vadisi manzarasını da izleyebileceğiniz vadide yaşayan Dorze’ler arı kovanı şeklindeki kulübeleriyle de tanınırlar. Diğer köylerdeki kulübelere oranla daha büyük olan bu yerlerde iç mekân çekimleri de yapma şansınız olacaktır. Bu çekimlerde açık diyafram değerine sahip objektiflerle çok rahat çalışabilirsiniz.
Eğer objektifinizin diyafram değeri ya da ISO performansı bu az ışıklı yerlerde çalışmaya yardımcı olmuyorsa genel tavsiyem kulübelerin giriş kapıları yanında çekimleri yapmanızdır. Böylece kapıdan süzülerek gelen ışık ile daha iyi bir aydınlatma koşulu sağlayabilirsiniz.
Son söz
Tüm fotoğraf yolculukları sırasında ve sonrasında çekim yaptığınız yerleri not almanız, çektiğiniz fotoğrafları çalışmanıza en uygun olacak şekilde arşivlemeniz ve seçtiğiniz fotoğrafları ayırarak bir SEÇMELER klasörü oluşturmanız daha sonra bu fotoğraflara ulaşabilmeniz için oldukça önemlidir.